Bil-e-memek

Bilmediklerim arasındaydın. Öyle de kaldın.
Sana bir isim veremedim. Zaten varolan tüm isimleri de bilmiyordum.

Hoş, bilmediğim şeyleri de, senine tanıştığımda farkettim.
Beni çeken, bana çekilen, tanımlamakta zorlandığım, anlatılamayan bazı şeyler gibi… 2014

Liman

Akıntıya kapılmış gemi gibi limanıma dönemiyorum. Akıntıya karşı kürek çekmek için de bir sebep lâzım. Biliyor musun, o gemi batalı çok olmuştu. Gemiyi en son mürettebat terk edermiş! Bende dibe doğru boylanırken dahi gemiden ayrılmadım.

Sonlara doğru boğulmamak ve donmamak için beraber çırpınıp gemiyi terk ettik. Çünkü açık denizler insanı yorar. Hele ki devamlı yön değiştiren rüzgarlı havalara denk gelirsen. Sabah ayazlarında güzelliği seyrederken donmak üzere olduğunu bile geç fark eder insan. Sonsuza uzanan görüntü cezbeder. Geceleri zifiri karanlıktaki sonsuzlukta,  gökyüzünden sana, muhteşem ışıklarını sunan yıldızlar ise cabası...Bir de uykundan feragat edip, gün doğumlarını izledim mi alamazsın kendini açık denizlerden. ¨Gün batımı nasıldır acaba^ya yenilir, kurtaramazsın kendini derin sulardan. 2015


kutupsal@hotmail.com

KASTAMONU



                                        ktpdem


KASTAMONU

Güzelsin!..
Doğanla, dağınla, denizinle,  dokunla, tarihinle, konaklarınla, insanlarınla, evliyalarınla, sahabelerinle, göçmüşlerinle, geçmişlerinle.. Geçmemişlerinle!

Bunca özelliğine rağmen; atıl ve bakir kalmışlığınla, yaşanmışlığın ve yaşamışlığınla güzelsin. Tüm deformasyona uğratılmış haline inat, vakur bir havan var senin.

Kastamonu; dağlara düşkünlük sebebim, insanları tanımaya ilk başladığım şehir.. Her gelişimde kocaman bir ülkeymiş gibi bitiremediğim, yeni yerlerini keşfettiğim, savaş görmemiş şehir.

Güzelsin! İnsan bir şehre sık gittiğinde onunla bir hukuku oluşuyor. En azından ben öyle hissediyorum. Doğup, büyüdüğüm uğruna savaşlar verilen İstanbul’dan çok başka başka şehirlerde, başka köylerde anılarım oldu niyeyse.
 
İnsan bir şehre tekrar tekrar gittiğinde yapacakları ve görecekleri kısıtlanır. Sende bir cevher var sanki gördükçe, başka kapını açıyorsun. Aynı yere gidip, başka bir şeyi farketmeyi seninle yaşadım. Belki her yolculuğum gibi sana gelişlerimin de telaşlı, kısa süreli oluşunun da etkisi oldu. Belki bundan dolayı sıkılmadım aynı mekanlarını gördüğümde de...

Vedaya zorlandığım tek şehir oldun. Seninle geçen her ânın bir hikayesi vardı. İnsana dolu dolu hatıralar veriyordun. Ziyaret edip, eli boş dönen olduğunu sanmıyorum. Sana gelenlerin anlatacakları hikayeleri oluyor. Yıllar geçse de bıkmadan anlatılır, dinlenir hikayeler.

Evliyalar şehri Kastamonu; sende, iki dünya içinde çok güzel insanlar tanıdım, Kâmil dostlarla buluştum.  Araf’taki bizlere her durumda umut oldun, burukluktan ziyade şevk oldun. Hele bir dönem öyle coşkun duygular bağışladın ki; İstanbul’la yol mesafen gece yolculuklarıyla, bir odadan diğerine geçiş gibiydi. 


Tüm şehirlerden, topluca sana akıyordu insanlar. Tuhaftır, az kişi haberdar bu cazibenden. Sana gelen arındı, suyunda şifa buldu. Bazen huzurun ters tepse de her daim koynunda gönlü güzeller besleyip, kanatları çıkınca çeşitli yerlere salıverdin.
Sana her geldiğimde kendimi sorguladım. Huzuruna her vardığımda, huzurunla huzur buldum. Herkese, her şeye rağmen... Her gelişimde ruhum tazelendi, sayısız tekrar edilen hatıralarla.. Kendine sakladığın güzelliğinle hissettirdiğin hep, aşktı.

Sende sevdiğim insanlar tanıdım. En çok sevdiğim de sendeydi.. Seninle hatıralar biriktirdim, En sevdiğimle, en sevdiğime gidişim de ilk seninle oldu. Son görüşlerimde seninle… Aklıma her geldiğinde yüzümü güldüren, tebessüm ettiren, ağlatan başka şehir bilmem. Yani o şehri şehir yapan bunca güzelliği başka yerde bilmedim.  
 
Cazipsin! Velilerinle, meczubunla, tabiatınla, tarihinle.. Bıraktıklarınla... Huzurlu huzurundan mı huysuz tabiatından mıdır bilmem, her gelişimde ayrı cezbediyorsun. Sanki cevher gizli sende. En güzel ve tebessüm bırakan buruk hatıralarımı biriktirdiğim şehir.. Sende hep bir parçam oluşu bundan. 

Hz. Pir’in huzurundan küçüklükten beri kopuk kopuk da olsa halleşmelerimiz oldu. Eski bahçesinde sohbetler, zikirler hala gözümün önüne gelen özel anlarındandır. Hala da o korkularım geçmiş değil; çok yakın olmak istemediğim her şey aynı.. Sen beni anlarsın.

Deniz tarafındaki köylerinden birinde sevdiğim biri doğdu, büyüdü, gurbete gitti.. Tekrar geri döndü. Sana hizmet etmeye çalıştı, büyüdüğü yerlere. Yani yaşadı seni. Sende öldü, toprağınla sardın, ulu ağaçlarınla gölgelik yaptın ona... Sende yeniden doğdu.

...
kutupsal@hotmail.com

İzinli Ruh

Emanet ruhum, bir müddet izindeydi. Seyahatlerinden hiç eli bodönmezdi. Tazelenmihuzuru
da getirmiti gelii.
Ruhları tatilden dönmek istememi, hayata yetimeye çalıan, gülümsemeyi unutmukalabalıa baktık. Yaamak diye niteledikleri; at gözlüklü eylemlerine devam ediyorlardı. Gülerek, “Her ey bıraktıım gibi yine” dedi. Onların aksine neeli balardık her eye. “yi ki erken döndün” dedim. Tatlı bir tebessüm geçti yüzümüzden.

kutupsal@hotmail.com
11.1.2012 

Yol

Aynı rahta mıydık; aynı yerlerde, aynı şarkıları dinlemiş, aynı duyguları hissetmişiz. Bu aksi gibi duran ayrılık neden vardır bilmem. Lâkin her şey gibi bir yere bağlanmalı, sonu olmalıdır zannımca. Uzayıp giden şeyler insanı yorar.  

Başlamak






doga,gd,hava
Gün doğumu vakitleri

Ne desem söylenmiş. Ne yazsam yazılmış. İnsan olarak ne çok konuşmuşuz. Yeni bir şey hiç mi yok ki?

*** 

Ruh hep arayıştadır. Hep ‘gitmek isteme’ dürtüsü bundandır. Sevdiğimiz şarkılar, beğendiğimiz filmlere bir bakın geneli gitmek ve kalmak arasındaki yaman çelişkiyi merkez alır. Yani hep Araf’ta kalma duygusu..
kutupsal@hotmail.com  

1.1.2015